DOĞALKÖY'ÜN HİKÂYESİ

Doğalköy'ün Hikâyesi
Doğalköy, bir ticaret fikri olarak değil; bir ihtiyaç olarak doğdu. Modern hayatta unutturulan o basit ama güçlü gerçek tekrar hatırlatılmalıydı: Sağlık, sofradan, ne yediğinden başlar.
2018 yılındaki sonbahar günlerinde hep aynı konu vardı sohbetlerde. Market raflarında gördüğümüz peynirlerin, yoğurtların, balların üzerinde “doğal” yazıyordu ama içeriğine baktığımızda ne doğal kalıyordu ne de vicdan. En temel ihtiyaçlarımızın, yani gıdanın; raf ömrü uğruna, kar oranı uğruna, fabrikasyon akıl uğruna ne hale geldiğini konuşuyorduk. İşte Doğalköy tam olarak o günlerde doğdu.
Bir Niyetin Hikâyesi: Doğala Dönüş
Kendi ailemiz için ne arıyorsak, başkalarının da buna ihtiyacı vardır dedik. Güvendiğimiz köylülerle konuştuk, güvenilir firmalarla konuştuk, küçük üreticilerle bağ kurduk. Doğal fermantasyonla üretilmiş yoğurtlar, katkısız, mayası bile geleneksel yöntemle yapılan peynirler, karakovan balı, taş değirmende öğütülmüş unlar, soğuk sıkım zeytinyağları, geleneksel yöntemlerle kurutulmuş meyveler…
Bugün Doğalköy’de 40’tan fazla yöresel peynir çeşidimiz var. Erzincan’dan tulum, Kars’tan eski kaşar, Konya’dan küflü peynir.. Hepsi kendi bölgesinin usulüyle yapılır, geleneksel yöntemlerle mayalanır, dinlendirilir, paketlenir. Ürünlerimizi rafta değil; yerinde, yani köyünde veya firmasında seçeriz. Çünkü Doğalköy, sadece bir marka değil, bir köprü: Tüketiciyle üreticiyi buluşturan, sofrayla tarlayı barıştıran bir köprü.
Ne Satıyoruz Değil, Neye İnanıyoruz?
Biz sadece ürün satmıyoruz. Biz bir inancı savunuyoruz.
Doğal beslenmek, sadece modaya uymak değil; bedenine, ailene ve toprağa saygı göstermektir.
Zehirli katkı maddeleri, uzun raf ömrü için şişirilmiş içerikler, doğal olmayan tatlar ve yapay ambalajlar... Bunlara alışmak zorunda değiliz. Doğalköy, bu teslimiyeti reddedenlerin markasıdır. Her bir ürünümüzün arkasında bir emek, bir yöre, bir kültür ve bir şifa arayışı vardır.
İlk Günkü Heyecanla, Her Sofraya Biraz Köy
Bugün geldiğimiz noktada, yüzlerce müşterimiz Doğalköy'ü sadece bir gıda markası olarak değil; bir yaşam tercihi olarak görüyor.
Bu yolculuk kolay olmadı. Ama her gün bir annenin, çocuğuna güvenle Doğalköy peyniri yedirdiğini bilmek; bir dedenin, torununa bizim balımızı tattırdığını duymak; bizden alışveriş yapan bir müşterinin “ilk defa gerçek yoğurt yedim” demesi… Bizi hep ayakta tuttu.
Doğalköy, çünkü...
❝Biz bu işe yüksek kâr etmek için değil, sağlıklı yemek ve yedirmek için girdik.❞
Ve hâlâ aynı duyguyla yola devam ediyoruz.